23.10.11

Sadece..

1 gün, 24 saat, 1440 dakika..
Hayatının akışını aksi yönde değiştirmeyi başarabilir mi? Akıp giden olağan yaşamın farklı yollara sapmasına neden olabilir mi?

Sadece 1 günde;
Bi insanı kaybedebilir, bi insanı kırabilir, şehri terk edebilir, ölebilir, aşık olabilirsin.. bunlar için 24 saat, yeteri kadar uzun ve yorucu olabilme kapasitesine sahip.
Hayat birçok evresinde bir kapıyı kapar kapamaz yeni bir kapıyı tıklatır. Bitişler ve başlangıçlar arasında o kadar ince bir duvar vardır ki, sesler birbirine karışır. Hani nefretle aşk arasında olan o ince çizgi gibi. Ne bağlantısız ne de domino misali.
Herkesin her zaman yanında olan bir arkadaşa ihtiyacı vardır. O kişi bazen zamanla yerleşirken hayatına bazen de aniden düşebilir orta yerine. İşte o zaman onun hangi köşede kalması gerektiğini bilemezsin bi an. Hep yanında mı olmalı? yoksa girdiği gibi aniden çıkıp gitmeli mi?
One Day bazen her şeyi altüst edebilir, bazen ise her şeyi rayına oturtmakta birebirdir. Bazen bir ömürdür bazen ise saniyeden hızlı..

Hoop diye gökten düşen elma misali hayatına dahil olan bütün insanlar.. hepsi kapı eşiğinde beklemede.. zil çalındı, kapı tıklatıldı. Gerisi senin keyfine kalmış, karar senin! Tek bi gün seni tümüyle değiştirebilir mi?

                                                   'One day'

Yıllardan 1988, günlerden 15 Temmuz Emma ile Dexter tanışır. Birlikte geçirdikleri tek bir gün, yirmi yıl, iki insan... Konusu mu? -Trajik bir aşk öyküsü. "Aşk her zaman uzakta değildir bazen sanılandan daha yakındır.."

dipnot*: filmin yönetmeni Lone Scherfig'in bir başka eseri An Education da seyredilmeye değer..

E.

12.10.11

Ah masallar gerçek olsa..

  Daha küçükken kandırılmışız biz.
  Yok Rapunzel gibi uzarmış saçlarımız, yok kırılmayan camdan papuçlar varmış, yok uslu bir çocuk olursak şirinleri bile görebilirmişiz falan…

  Evet çocuktuk, saftık, kanatlanmıştık hayal bulutlarımızın arasında; ama aptal da değildik ki. O rengarenk çocuk dünyamıza umut tohumlarını ekmek.. işte tam da bu şimdiki çaresizliğimize sebep.

  Yok Don Kişot değirmenlerle savaşmış, yok Aladdinin sihirli lambasıymış, yok aynalar konuşurmuş falan…
Külliyen yalan!

  Evvel zaman içinde kalbur saman içinde; dünya adında bir gezegende yaşayan her çocuk bir yalanın peşinden koşarmış. Az gitmişler uz gitmişler dere tepe düz gitmişler bir bakmışlar ki harikalar diyarındaki Alice, iyilerin dostu kötülerin düşmanı Robin Hood, iyilikler kraliçesi Pollyanna arkalarından kıs kıs gülmekte. İnanamamış çocuklar, o bi zamanlar kahraman ilan ettikleri, düşlerinin yegane sahipleri şimdi dalga geçer gibi gülüyorlar. Dayanamamışlar sormuşlar ne değişti diye, neden biz büyürken siz küçülüyorsunuz? Hani gökten üç elma düşerdi? Hani onlar muratlarına ererlerdi biz kerevetine çıkardık?

  "Develer tellal, pireler berber olmaz; ve insanoğlu kaf dağının arkasında yaşamaz."

  Kıssadan hisse;
  Her şey yalan, bi tek Pinokyo gerçek.

  Konsepten çıkmayalım işte bi de film; liar liar



        E.