26.1.12

Bazen kaçamazsın..

    Hepimizin beni asla bırakma dediği biri vardır hayatında. Zaman mekan önemsiz o kişinin varlığıdır esas olan. Gerçek veya hayal, yanında veya uzakta..

                                                                                      'Never Let Me Go'

   Eğer yaşama sebebin bir başkasını kurtarmaksa ve sen bunu taa en başından beri biliyorsan. Hayatın kurtardığın-kurtaracağın hayatlardan ne kadar farklı olabilir? Hepimizin bir gün son bulacağı dünyada; yaşadıklarının ve ellerinde kalan zamanın farkında olanlar-bazılarımız-.. onların hikayesi.. Hailsham’da başlayan bir aşk.. umutların döküldüğü sanat..
    İçimizde tuttuğumuz, sarınıp sarmalandığımız umutlardır bizi hayata bağlayan. Kimi zaman hatta çoğu zaman, olmayacağını bile bile, yalan olduğunu bile bile bırakamamak bundandır işte..

    
    Miss Emily: "Biz galeriyi ruhlarınıza bakmak için kurmadık. Bir ruhunuz var mı yok mu ona bakmak için kurduk"
    Kathy: "Erteleme diye bir şey yok Tommy"

   Uzun zamandır filmlerin beni etkilememesinden şikayetçiydim. Eskiden olsa hüngür hüngür ağlardım ben, neden artık giremiyorum filmin kalbine diye söyleniyorum aylardır. Sonunda buldum sanırım, hüngür hüngür olmasa da, son dakikalarda aralıksız aktı yaşlar. Hani bazı filmler vardır ya, film biter ama etkisi gitmez.. anlamsız bir şekilde mutsuzsundur hala, akamayan göz yaşları huzursuz beklemededir.. aynısı tıpkısı şuan içinde bulunduğum eşittir ruh halim.. hepsi için teşekkürler Kathy-Tommy..

dipnot*: hayranlık ötesi=Carey Mulligan -sessizliğine sakladığı doğal haliyle-
E.

24.1.12

Biraz geç kalınmışlık var ama.. olsun!

   Aylardır bana raftan mahcup mahcup bakarak göz kırpan MadMad dvdsi senden bahsediyorum. Önce erteledim, sonra grip oldum, sonra sınavlar geldi,sonra sonra derken.. sonunda başladım ve iki günde ilk sezonu yarıladım.
                                                                                                  'MadMan'

    Peki neden MadMan? Kimdir bu? Nedir esprisi? diyen varsa..
   İnce kurulmuş bi saat olan ve durmadan tik tak tik tak çalışan NewYork’ta bi reklam şirketi, ve tam da o şirketin ortasına bomba gibi düşen bir adet DonDraper -daha ziyade MadMan denilebir- Yani hikaye bu, bir adam ve etrafındakiler.

   Reklam dünyası hep farklılığıyla bilinir. Kabul etmek gerek biraz uçuk bi sektör haliyle. Düşünün bi de yıl 1960, yer NewYork olunca iş kendiliğinden tavan yapmış oluyor. O muhteşem kıyafetler, müzikler, replikler insanı büyülemesinde ne yapsın. Tabi ki bir de Don Draper faktörü var -atlaması olası bile değil-.
   Ee o zaman geriye yapacak tek şey kalır. Hem kendime hem de size benden bi ‘iyi seyirler’.

  dipnot*: reklamlar, toplantılar, sekreterler.. bana bambaşka bir yılda geçen bambaşka bir şirket filminin hatırlattı. Bu kez moda ve tabi ki the devil wears prada. İzlemeyen kalmış mıdır bilmiyorum gerçi ama eğer varsa bunu da izlemek şart derim ben!


                                                                            'The Devil Wears Prada'

   Modaya ucundan köşesinden değinmişken, MadMan izlememe sponsor olan http://used-look.blogspot.com/a göz atmadan geçmeyelim ^_^

    E.