17.4.13

Tek arkadaşım filmler!

3.1'e bile dayanamadı.. tepeme yıkıldı!

Bir çok şey kuruyorum.. kafam derin inşaat halinde.. kuruyorum yıkıyorum.. enkaz altında kalıyorum bazen, bazen dozerin kontrolü bende..

Uzakta olmanın verdiği bir çaresizlikle, yapboza çevirdim kendimi. Tek eğlencem hayallerim ve tabii ki her gün bir yenisini daha elde ettiğim karmakarışık düşünceler.. tüm bunlara bir kat daha çıkayım, olmadı bir kat daha diye diye.. gökdelen dikmişim dikmesine ama bi bakıyorum ki temelin kontrolü ben de değil.. altımdan kayan yere inat dengemi korumaya çalışıyorum.. inatla!

“inandığı her şey birkaç ayda yok oldu” diyor filmde.. sadece birkaç ayda tüm amaçlarının, tüm inançlarının kaybolduğunu düşünsene! İnsanın yaşaması için bir sebep kalmıyor gibi gibi..
Ama işte gel gör ki.. insanoğlu denen varlık öyle bir şey ki.. yeni inançlar doğurmada üstüne yok.. her an yeni bir inanç üretiyor.. her an yeni bir yasak koyuyor kendine.. her an yeni bir benlikte yeniden var oluyor!

Şu sıralar daha sonraları ahh bi zamanlar diye.. başlayacağım cümlelerin gerçekleştiği zamanı yaşıyorum.. tümden geldim.. normal olan yaşantıma bir es veremedim.. sadece parantez açtım! Ve o birilerine inat o parantezi  kapatsam bile yok saymayacağım..

Şu sıralar tek arkadaşım filmler! Günde kaç film izlediğimi.. bi haftada kaça tekabül ettiğini hesaplasam ciddi matematik işlemlerine girmem gerekir.. o kadar fazla düşünün.. bol zamanın ve yalnızlığın getirdiği en güzel şey olsa gerek..

Ama işte bu kadar fazla film izleyince de buralara hangisini yazacağımı bilemiyorum.. not aldıklarım.. yarım kalan yazılar derken.. en sonunda bugün dedim birkaç filmden bahsedeyim arka arkaya.. tek bir yazıda bir çok şeyi elden çıkarayım! Birbirinden alakasız filmler.. kimi ilk kez izlediğim kimi ise sadece nostalji olsun diye..

Sondan başlıyorum o halde.. son 3-2-1..

-bi Alman filmi! 
Daha önce hiç Alman yapımı bir film izlediniz mi? Ya da şöyle sormak gerek Avrupa sinemasından hoşlanır mısınız? Bunu soruyorum çünkü genel olarak öyle herkes sevmez bu tarz sinemayı.. efektlerden uzak Hollywood’un ışıklarından farklı.. biraz loş biraz karanlık ama bence daha doğal.. her neyse.. ben çok severim bu filmleri.. Fransa ve İspanya filmleri önceliğimdir ama İngiliz filmlerinin de ayrı bir yeri vardır.. inkar edemem! Ama açıkçası ilk kez bi Alman filmi izledim.. çocukluğumdan beri her haftasonu Kobra Takibi izlerdim bi. başka da bilmezdim Alman yapımı filmleri.. he tabii bir de Fatih Akın filmleri var bildiğim.. ama doğruyu söylemek gerekirse kendisini pek sevemedim!! Bugün dedim ki hadi bi film izleyeyim (her gün olduğu gibi^^) ve film alman yapımı olsun.. ee ne olsa ne olsa derken.. ‘Goodbye Lenin’i hatırladım.. (burada herkes bunu izleyip izlemediğimi soruyor.. ) ..gerçekten ısrarların sebebini anladım..

1989 Berlin! Daha fazla bir bilgi vermeyeceğim.. izleyin!! -ama şunu demeliyim.. almanca genel haliyle az biraz kaba bir dil olduğundan ilk duyduğunuzda irkilebilirsiniz.. bu dilde film de izlenmez demeyin.. zamanla alışıyorsunuz..^^


                                                                                                                    'Goodbye Lenin'

-bir Erasmus filmi!
Ee vaktiyle izlemiştim bu filmi.. geçen yıldı sanırım.. hatta filmin ortalarında “yook yook.. gitmem ben erasmusaa.. “ diye bağrındığımı hatırlıyorum.. ama sonu güzel bitti ki şuan bir erasmusum!  Xavier gibi Barcelona’da değilim belki ama.. (ah gönül ne isterdi..)

Geçenlerde burada birilerine anlatıyordum bu filmi.. sonra dedim bir daha izleyeyim.. dediğimden anlayacağınız üzere film bir İspanyol yapımı.. türkçe adı: İspanyol Pansiyonu..  yine Avrupa sineması^^ eğlenceli diyebilirim, hele eğer daha önce erasmus tecrüben varsa kendinden çok şey bulabilirsin, daha çok sevebilirsin!
-filmle alakalı değil ama şunu da demeden geçemeyeceğim, her erasmus kelimesi duyduğunda “oo parti!!” diyen herkesi bir kaşık suda boğabilirim..-


                                                                                                                 'L'auberge Espagnole'
 -bir nostalji!
“Sana gelecek hakkında bir şey söylemeliyim!”

Zamanda yolculuk denilen şey hangimize cazip gelmemiştir ki.. belki bilmemenin verdiği o lanet merak.. belki de o evrensel ‘niçin’ sorusuna cevap bulmak.. ya da olduğun zamana uzaktan bakmaktır tek amacın.. olamaz mı?

Neden bahsettiğimi anladınız dimi? Bilmemenizin imkansız olduğu bir filmden bahsediyorum.. eğer 80ler çocuğuysanız ya da 90ları hakkıyla yaşayanlardansanız..  Marty ile Dr. Emmet’ı hatırlamamanız gibi bir durum olamaz diyorum.. bu kadar da kesin konuşurum! Geleceğe Dönüş'ü bilmiyorum diyen olamaz! olmamalı.. 

Benim çocukluk hayalimdi Delorean’la yolculuk yapmak.. aynı hayali paylaştığım biriyle o kadar çok konuştuk ki son zamanlarda, tekrardan izlememek elimde değildi! 3 gün 3 yolculuk.. 3ü de birbirinden güzel.. -bu filmin 1985de çekildiğine inanmak çok zor!- son kez.. Steven Spielberg’i çok sevdiğimi daha önce söylemiş miydim?

dipnot*: kaykaya olan merakım hep Marty yüzünden!!

"Sanırım henüz buna hazır değilsiniz! Ama çocuklarınız buna bayılacak.."
Bir de şunu dinle^^

                                                                                                                       'Back to the Future'

..gelecekte görüşürüz!

E.

2 yorum:

  1. Şu Erasmus filmini çok merak ettim ben . En yakın zamanda izleyeceğim. :)

    YanıtlaSil