28.7.14

L’amore e Cieco! (?)

İtalyancada aşkın gözü kördür demek..

Komik gelebilir ama bu italyanlar bizden daha çok eğleniyor gibi.. diyor filmdeki amerikalı kadın. Komik. Aynı cümleyi ben de geçen yıl, tam olarak Roma’da kurmuştum. Trevi Çeşmesinin karşısında uzanan dar sokakların birinde. Arkamızdan “sinyoritaa.. sinyoritaa” diye bağıran satıcıların yanından geçerken, arkadaşlarıma dönüp: “biz de akdeniz ülkesiyiz. evet çok benziyoruz birbirimize. ama bu italyanlar bizden daha çok eğleniyor gibi..” demiştim. Aynı Frances Mayes gibi.. aynı cümle. Tek fark: o amerikalı, ben değil.

İtalyancada beni kendine çeken bir şeyler var. İfade edemiyorum.Sadece İtalyanın köylerinde kaybolmak istiyorum. Bilmediğim italyancayla mest olmak. (ve laf aramızda Floransada içtiğim o Toskana şarabının ve yediğim lazanyanın tadlarını hala unutamadım..) Yani şimdi bir Michelangelo tepesine ve ya İspanyol Merdivenlerine hayır demem. (tabii ki demezsin elif. çünkü şuan istanbuldan acayip derecede bunalmış durumdasın. çığlık atarak kaçasın var. ve evet haklısın bir şişe toskana şarabı fena olmazdı.)

İtalya aşkımın kabardığı, birkaç film daha var aslında.. mesela ‘Letters to Juliet’. Yine amerikalı bir kadın İtalya’ya gelir ve hayatı değişir.. bla bla.. ( hem de Verona’ya!!itiraf edeyim bu filmi ne zaman mutlu hissetmek istesem izliyorum. artık ezberimde.) Keşke kolay olsaydı dimi tıpkı bu filmlerdeki gibi kaçıp gitseydik biz de.. Hem zaten çocukluk hayalimdi benim Roma. Anlatmıştım hatırlıyor musunuz? Hani 'Roman Holiday’den bahsederken.. hani pencere kenarında baktığım bir fesleğenim vardı, ve ben mutluydum. Hayaller hayaller..

(aslında dokuz gün italyada kaldım arkadaşlarımla. küçük bir tur yaptık geçen yaz. Şimdi dönüp bakıyorum da sadece bir gün olsun Roma'da olsam demişim.. belki Smithy gibi ortalığı birbirine katamadım ve Audrey Hepburn kadar güzel olamadım -aksine dokuz gün trende ve sokaklarda sabahı edersen, gelin halimi siz düşünün- ama tam dört gün Roma'da kaldım, hatta son gün arkadaşlarımı Paris'e yolcu ettim ve ben tek başıma Roma'yı bir kez daha alt üst ettim. Küçük de olsa hayalim gerçekleşti sanki. -ben, roma ve bir gün..- he ne dersiniz?)



Döndüm bugüne.. ‘Under the Tuscan Sun’

İlginçtir, gecenin bir köründe buldum, izledim ve mutlu oldum. Gece keşiflerinden pek hayır gelmezdi ama.. hayret bu film iyi geldi. Var bu İtalyanın suyunda toprağında bir şey. İçimi ısıtıyor.. ee o halde sırada La Dolce Vita’yı bir daha izlemek var. Ben bu gazla ohoo.. Roma’ya uçak bileti alırsam şaşırmayın..

Neydi.. L’amore e Cieco? yani bizim anladığımız ‘aşkın gözü kördür’. hadi canım sen de..
Peki ya polonyalılar böyle bir aşkla karşılaştıklarında ne diyorlar biliyor musunuz.. “Kurwa Mac!” 


*ayrıca olur da filmi izlersiniz, sonra anlatılanlara inanır limeoncello bulur,içersiniz falan.. aman dikkat! kimse limon kolanyası içmek istemez, dimi? denedim. pek hoş olmuyor.


E.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder