21.12.15

En Uzun Gece

Geceleri uyanık, gündüzleri uykuda geçiren biri olarak; en sevdiğim gün olarak 21 Aralık’ı işaretliyorum.


Mehmet Güreli sever misin?

Günün birinde bu soruyu sormuştu biri bana. Evet demiştim. Ona en sevdiğim şarkısının ‘Uçurtma’ olduğunu söylemiştim. İnanamamıştı. Belki de Mehmet Güreli’yi sadece ‘kimse bilmez’ olarak bilenlerden olduğumu düşünmüştü bilmiyorum. Şimdi hatırlamıyordur bile. O çok severdi, biliyorum. Güreli seven adam farklı olur biliyor musunuz? Böyle farklı, içten.. ne bileyim işte. Evet.. yine bana güzel bir insanı ve güzel geçen günleri hatırlatan bir müzisyenle daha baş başayız sayın okur. Ne yapalım, bazı anıları şarkılarla yeniden yaşatmak benim gibi –mişli zaman kipinde yaşayan insanlara göre bir hareket. Ne yaparsın!

Bugün sabah, Ceylan Ertem & Cihan Mürtezaoğlu düetine denk geldim, sosyal medya mecralarının birinde. Uçurtma’yı söylemişler. Hem de çok güzel söylemişler. Bir bakın siz de..



Filmler ve kitaplar olmasa şu bomboş günlerim nasıl geçerdi hiç bilmiyorum. Hayatımın hiçbir anında bu kadar sosyal hayattan uzak hissetmemiştim kendimi. Hep bir şeyler için çalışmıştım. Ya da nasıl desem hep yetişmem/yetiştirmem gereken işlerim vardı. Şimdi yok. İnanın bu hiç güzel bir şey değil.

Dedim ya iyi ki filmler ve kitaplar var.

Aslında izlediğim filmler için uzunca bir listem var, takdir edersiniz ki. Ama hepsini bir anda yazıverirsem sanki değersizleşeceklermiş gibi geliyor. Korkuyorum. (şu filmlere bu kadar değer vermek ne kadar normal?)

Seçmece//

#Infinitely Polar Bear / 2014
Uzun zamandır bekliyordum, Mark Ruffalo’nun manik depresif bir baba olarak karşımıza çıktığı bu filmi. Tek cümleyle özetliyorum: “beklediğime değdi, kesinlikle izleyin!”

#Trouble with the Curve / 2012
Kanada sinemasına karşı zaafımın yanında; bir de North Carolina’ya karşı anlamsız bir hassasiyetim var. Nedenini bilmiyorum. Bu filmin de bir kısmı orada geçiyor. Bir kısmı da beyzbol sahalarında.

Takım sporlarına karşı fazlaca ilgim alakam var. Bu konuda kelimenin tam anlamıyla babamın kızıyım. O nedenle ki, sporlu filmlerden pek bi hoşlaşırım. Genelde sonucunu tahmin ettiğim bu filmler beni saçmasapan mutlu eder.

Film için şunları söylüyorum: Clint Eastwood bir harika. Justin Timberlake çok yakışıklı. Amy Adams da tam anlamıyla babasının kızı:)

#Paris / 2008
Filmde Paris ile ilgili bir tanımlama yapıyorlar. ‘binbir suratlı şehir’

Çok sevdim bu betimlemeyi. İstanbul için de kullanıldığı içindir belki de.. mesela bir cümle daha vardı: ‘burası Paris, halinden memnun bir kişi bile bulamazsın.’

İşte adı üstünde film aslında Paris’i anlatıyor. Paris’i anlamaya çalışırken de karşınıza insanlar çıkıyor. Kesişen hikayeler, bazen sadece yoldan geçenler.. Romain Duris için izlemeye başladığım film aslında diğer insanların daha çok hayatına yer verse de.. tatlı ve sıcak bir hikayeler kümesi. 

Ayrıca filmde Juliette Binoche var. Hayranım bu kadına!!

#Addicted to Love / 1997
İşte kalbimin sahibi 90lar sineması!! Meg Ryan ve Matthew Broderick ikilisi. Film tam anlamıyla bir romantik-komedi. Ne eksik ne fazla. Kimi sevdiğini ve kim olduğunu seçemeyeceğini vurgulayan, Hollywood’un toz pembe aşk hikayelerinden komik bir örneğini sunan tatlı mı tatlı bir film.

Maggie’nin çektiği fotoğraflar pek bi güzeldi.

#Pierrot le Fou / 1965
Cessie’nin bir yazısı sayesinde bir kartpostal yüzünden uzuuun zamandır aradığım bir filmin ismine kavuşuverdim. ‘Pierrot le Fou’. Ve aradan çok zaman geçirmeden izleyiverdim. Film tam anlamıyla sözcükler etrafında hareket eden kesitlerden oluşuyor.

Ya ben çok odaklanamadım filme, ya da Jean-Luc Godard yapımlarından bazılarını cidden anlamıyorum. Ama filmin içinden cımbızla çektiğim bazı cümleler var ki.. işte onları çok sevdim.

‘hayat kitaplardan farklıdır. öyle olmasını isterdim.. anlaşılır, mantıklı, düzenli.. ama değil.’


Pierrot le Fou


Godard’ın filmde dediği gibi.. ‘bazı günler böyledir işte, karşına sadece aptallar çıkar.’
ya da tüm gün odanda oturur yetenekli yönetmenlerin filmlerini izlersin. günler.. 24 saat safsatası.  



8 yorum:

  1. trouble with curve izlemedim. south carolina gördüm ben nefis bir yer charleston kasabası özellikle :) kitaplar filmler yanında dizi de koy yanına ya. nette enfes diziler var. bir de kore dizilerine bulaşsana. çok masum naif tatlılar. iyi geliyor. bir de radyo oyunları öğütlerim gece iyi gidiyor. yani sesli oyunlar ve sesli kitaplar. radyo tiyatrosu ve arkası yarın. nette arşiv var çok iyi yaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aaa kesin öyledir ya.. ne güzel ben gitmeden sevenlerdenim North Carolina'yı.
      var var diziler de var:)) radyo oyunlarını merak ettim, bi bakayım:)

      Sil
  2. Umarım en kisa zamanda yetisen yetiştirme gereken işlerin olur=)
    Güzel paylaşımlarıma devam et ki başkalarına değer katma fırsatı verip sendeki değerinde degerlendirmek artsin=)

    Takipteyim,

    Kocaman sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşallah:)
      hep bekliyorum.. sevgiler.

      Sil
  3. Mehmet güreli = kimse bilmez :D herkes bu şarkısını biliyor ben de ilk bu şarkıyla duymuştum adını diğer şarkıları da çok güzel :) Bahsettiğin filmleri de çok merak ettim ya özellikle Paris'li olanını ilk ondan başlıyım izlemeye :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ahaha öyle ama benim için en güzeli uçurtma:))
      izle izle özellikle 'infinitely polar bear'ı bence..
      Paris yorumunu merak ediyorum!:)

      Sil
  4. Bloglar arası hasret giderme turumda, sıra en özlediğim bloglardan birinde: play again Elif :)
    Nasıl güzel bir anlatımın var! Mümkün olsa hemen tüm önerdiğin filmleri izlemek istiyorum.

    Sevgiler, mutlu yıllar ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yaaa canımsın!^^
      en azından birini seç izle. yeni yıl hediyesi olur:))

      Sil