Geceleri uyanık, gündüzleri uykuda
geçiren biri olarak; en sevdiğim gün olarak 21 Aralık’ı işaretliyorum.
Mehmet Güreli sever misin?
Günün birinde bu soruyu sormuştu
biri bana. Evet demiştim. Ona en sevdiğim şarkısının ‘Uçurtma’ olduğunu
söylemiştim. İnanamamıştı. Belki de Mehmet Güreli’yi sadece ‘kimse bilmez’
olarak bilenlerden olduğumu düşünmüştü bilmiyorum. Şimdi hatırlamıyordur bile. O çok severdi, biliyorum. Güreli seven adam farklı olur biliyor musunuz? Böyle farklı, içten.. ne bileyim
işte. Evet.. yine bana güzel bir insanı ve güzel geçen günleri hatırlatan bir
müzisyenle daha baş başayız sayın okur. Ne yapalım, bazı anıları şarkılarla
yeniden yaşatmak benim gibi –mişli zaman kipinde yaşayan insanlara göre bir
hareket. Ne yaparsın!
Bugün sabah, Ceylan Ertem &
Cihan Mürtezaoğlu düetine denk geldim, sosyal medya mecralarının birinde.
Uçurtma’yı söylemişler. Hem de çok güzel söylemişler. Bir bakın siz de..
Filmler ve kitaplar olmasa şu
bomboş günlerim nasıl geçerdi hiç bilmiyorum. Hayatımın hiçbir anında bu kadar
sosyal hayattan uzak hissetmemiştim kendimi. Hep bir şeyler için çalışmıştım. Ya
da nasıl desem hep yetişmem/yetiştirmem gereken işlerim vardı. Şimdi yok.
İnanın bu hiç güzel bir şey değil.
Dedim ya iyi ki filmler ve kitaplar
var.
Aslında izlediğim filmler için uzunca
bir listem var, takdir edersiniz ki. Ama hepsini bir anda yazıverirsem sanki
değersizleşeceklermiş gibi geliyor. Korkuyorum. (şu filmlere bu kadar değer
vermek ne kadar normal?)
Seçmece//
#Infinitely Polar Bear / 2014
Uzun zamandır bekliyordum, Mark Ruffalo’nun manik depresif bir baba olarak karşımıza çıktığı bu filmi. Tek cümleyle özetliyorum: “beklediğime değdi, kesinlikle izleyin!”
#Trouble with the Curve / 2012
Kanada sinemasına karşı zaafımın
yanında; bir de North Carolina’ya karşı anlamsız bir hassasiyetim var. Nedenini
bilmiyorum. Bu filmin de bir kısmı orada geçiyor. Bir kısmı da beyzbol
sahalarında.
Takım sporlarına karşı fazlaca
ilgim alakam var. Bu konuda kelimenin tam anlamıyla babamın kızıyım. O nedenle
ki, sporlu filmlerden pek bi hoşlaşırım. Genelde sonucunu tahmin ettiğim bu
filmler beni saçmasapan mutlu eder.
Film için şunları söylüyorum:
Clint Eastwood bir harika. Justin Timberlake çok yakışıklı. Amy Adams da tam
anlamıyla babasının kızı:)
#Paris / 2008
Filmde Paris ile ilgili bir
tanımlama yapıyorlar. ‘binbir suratlı şehir’
Çok sevdim bu betimlemeyi.
İstanbul için de kullanıldığı içindir belki de.. mesela bir cümle daha vardı: ‘burası
Paris, halinden memnun bir kişi bile bulamazsın.’
İşte adı üstünde film aslında
Paris’i anlatıyor. Paris’i anlamaya çalışırken de karşınıza insanlar çıkıyor.
Kesişen hikayeler, bazen sadece yoldan geçenler.. Romain Duris için izlemeye
başladığım film aslında diğer insanların daha çok hayatına yer verse de.. tatlı
ve sıcak bir hikayeler kümesi.
Ayrıca filmde Juliette Binoche var. Hayranım bu
kadına!!
#Addicted to Love / 1997
İşte kalbimin sahibi 90lar
sineması!! Meg Ryan ve Matthew Broderick ikilisi. Film tam anlamıyla bir
romantik-komedi. Ne eksik ne fazla. Kimi sevdiğini ve kim olduğunu
seçemeyeceğini vurgulayan, Hollywood’un toz pembe aşk hikayelerinden komik bir
örneğini sunan tatlı mı tatlı bir film.
Maggie’nin çektiği fotoğraflar
pek bi güzeldi.
#Pierrot le Fou / 1965
Cessie’nin bir yazısı sayesinde bir
kartpostal yüzünden uzuuun zamandır aradığım bir filmin ismine kavuşuverdim. ‘Pierrot
le Fou’. Ve aradan çok zaman geçirmeden izleyiverdim. Film tam anlamıyla
sözcükler etrafında hareket eden kesitlerden oluşuyor.
Ya ben çok odaklanamadım filme,
ya da Jean-Luc Godard yapımlarından bazılarını cidden anlamıyorum. Ama filmin
içinden cımbızla çektiğim bazı cümleler var ki.. işte onları çok sevdim.
‘hayat kitaplardan farklıdır. öyle
olmasını isterdim.. anlaşılır, mantıklı, düzenli.. ama değil.’
Pierrot le Fou |
Godard’ın filmde dediği gibi.. ‘bazı
günler böyledir işte, karşına sadece aptallar çıkar.’
ya da tüm gün odanda oturur
yetenekli yönetmenlerin filmlerini izlersin. günler.. 24 saat safsatası.
trouble with curve izlemedim. south carolina gördüm ben nefis bir yer charleston kasabası özellikle :) kitaplar filmler yanında dizi de koy yanına ya. nette enfes diziler var. bir de kore dizilerine bulaşsana. çok masum naif tatlılar. iyi geliyor. bir de radyo oyunları öğütlerim gece iyi gidiyor. yani sesli oyunlar ve sesli kitaplar. radyo tiyatrosu ve arkası yarın. nette arşiv var çok iyi yaa :)
YanıtlaSilaaa kesin öyledir ya.. ne güzel ben gitmeden sevenlerdenim North Carolina'yı.
Silvar var diziler de var:)) radyo oyunlarını merak ettim, bi bakayım:)
Umarım en kisa zamanda yetisen yetiştirme gereken işlerin olur=)
YanıtlaSilGüzel paylaşımlarıma devam et ki başkalarına değer katma fırsatı verip sendeki değerinde degerlendirmek artsin=)
Takipteyim,
Kocaman sevgiler
İnşallah:)
Silhep bekliyorum.. sevgiler.
Mehmet güreli = kimse bilmez :D herkes bu şarkısını biliyor ben de ilk bu şarkıyla duymuştum adını diğer şarkıları da çok güzel :) Bahsettiğin filmleri de çok merak ettim ya özellikle Paris'li olanını ilk ondan başlıyım izlemeye :)
YanıtlaSilahaha öyle ama benim için en güzeli uçurtma:))
Silizle izle özellikle 'infinitely polar bear'ı bence..
Paris yorumunu merak ediyorum!:)
Bloglar arası hasret giderme turumda, sıra en özlediğim bloglardan birinde: play again Elif :)
YanıtlaSilNasıl güzel bir anlatımın var! Mümkün olsa hemen tüm önerdiğin filmleri izlemek istiyorum.
Sevgiler, mutlu yıllar ;)
yaaa canımsın!^^
Silen azından birini seç izle. yeni yıl hediyesi olur:))