03.32'
Konuşamadığını fark edince, eline
aldığı kağıda kusmaya başlıyor içindekileri..
“O satırları kaç defa okudum hatırlamıyorum. Sanki daha yavaş okudukça
bir şeyler bulacakmışım gibi, her noktasına virgülüne anlam yükleyerek
defalarca okudum hepsini. Belki satır arasının birinde kendimi bulurum diye
bugün en baştan tekrar okudum onca okumalar yetmezmiş gibi, sanki daha önce hiç
okumamışım gibi.
Bulamadım. Hiçbir cümlenin hiçbir kısmında yoktum. Hiçbiri bana kendimi
hatırlatmadı. Ne ben vardım ne gölgem ne sesim ne sözüm. Başkasının hatıraları arasına
sıkışmış gibi hissettim kendimi. Senin hiç böyle hissettiğin olmuş muydu? Bir
başkasının karartısı altında kaybolduğun. O karanlıktan kurtulmak için
çabaladıkça yok olduğun. Hiç ‘o’ olmak istediğin bir anın oldu mu? Ya da şöyle
sormalı.. hiç birini tanımadan ondan nefret ettin mi? Nefret denilemez belki
ama.. kızgınlık belki.Belki de kıskançlık. ‘Senin yüzünden hiç tanımadığım
birine çok kızgınım’ diyebileceğim bir var mı diye düşünüyorum.. (evet var)
Nedenini inan bilmiyorum.”
Kendi yazdıklarına dönüyor sonra..
bazı zamirler çok acı veriyor işte. Sayfanın sol üst köşesinde 1.03 yazan bir kağıdı buluyor şimdi de. (1 Martı
kastediyor belli ki; yıl önemli değil) Sanki her kelimesini ezberlemek
istiyormuş gibi defalarca okuyor. Kafasını kaldırmadığından ağlayıp
ağlamadığını anlamıyorum. Ama mutsuz. Bunu için yüzünü görmeme gerek yok.
Tekrar tekrar okuyor…
(1.03)
"Canım öyle sıkkın ki kusana kadar ağlamak istiyorum. İçimde bir şeyler
çok derin kanıyor. Durduramıyorum.
Bak yine..
Bardak taşma noktasında. Su ağzına kadar.. üzerine eğilip içiyorum; ama
çok zor oluyor. Tam içerken biri adımı söylüyor. Derinlerden biri sesleniyor.
Kafamı o kadar ani çeviriyorum ki.. bardak tuz buz; masa ıslak. Sana bakıyorum
gözlerin ıslak; ağzın ıslak.
Cam parçalarını toplamaya çalışıyorum. Cam parçası parlıyor her yer. Başka
yollar arıyorum; her gece. Her gece susturuyorum kendimi.
Çok özledim.
Yine boktan bir gece ve yine mutsuzum.
Üstelik şubat bitti, ben ise marta henüz hazır değilim. Hiç..”
E.