10.3.13

… bahanesidir şiirin

Bir şiir uğruna yol almış hayaller var, rota bulmuş hayatlar var.. hayat amacı, hedef aracı olarak görenler var. Aslında bir sürü bahanemiz var,  birkaç dize yazabilmek uğruna..

Hepimiz hayatımızın bi kıyısında şiirimsi nidalarla seslenmişizdir bir yerlere.. bir yerlere işlemişizdir kurşun kalemle o cüce halinden yücelttiğimiz dev hisleri.. Söyleyemediklerimiz yazıyla can bulur.. işte tam da bunu keşfedenler bir çeşit şairdir benim gözümde.

Bi Orhan Veli var mesela benim için.. bi Cemal Süreya, bi Edip Cansever var.. bazen Atilla İlhan var başucumdan hafif hafif mırıldayan.. benim kendimce kahramanlarım onlar.. dile getiremediklerimi şak diye ortaya döken onlar.. benden daha güzel beni anlatanlar.. tek bir cümleyle bile beni olduğum yerde bırakıp, düşünceler deryasına dalmama neden olanlar..

O kahramanların yarattıklarıyla büyüyorum ben..


                                                                                                                           'Kelebeğin Rüyası'

Yılmaz Erdoğan sayesinde öğrendim Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu’yu.. bi şiir uğruna bi hayal uğruna intihardan farksız iki ölümü.. bi uykusu çok tatlı olan kelebeğin öyküsünü dinledik.. meğerse o kelebeğin rüyası'ymış her şey.. 

Neymiş.. aşk bahanesiymiş şiirin..


özlüsöz*: “güzel olan yaşadığımızdır, bir gün öleceğimiz değil..”

laf açılmışken.. Orhan Veli'ye bi selam olsun!

“Bekliyorum..
 Öyle bir havada gel ki
 Vazgeçmek mümkün olmasın” 
  
E.


2 yorum:

  1. Çok çok güzeldi ama bu kadar yavaş ilerlemesi ya da izlediğimiz seansta salonun boş olmasından kaynaklı ya efsaneydi harikaydı şöyleydi böyleydi diyemicem.

    Ama güzeldi, sanatsaldı, Amerikanvariydi. Mert Fırat hastasıyımdır ben :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet olağanüstü değildi.. ama Türk sineması açısından baktığımızda çok farklıydı, hoştu.. bir kere şiir vardı.. edebiyatın olduğu şey sıkıcı olur mu hiç..^^
      vee ayrıca Mert Fırat konusunda çok haklısın:))

      Sil