Rüyaların başka bir yaşama dair anılar olduğu söylenir..
sana ait ama zamanı farklı..
Dün gece bir rüya gördüm. Ben sık
sık rüya görürüm zaten. Ama bu sefer.. ilk defa rüyamda bana biri bi yol
gösterdi.. bana tavsiye verdi.. o laflar o kadar etkileyiciydi ki sabaha karşı
komidinin üstünde duran defterime karaladım yarı uyur uyanık halimle.. o kadar
gerçekti ki kaybetmek istemedim.. tekrardan uykuya dalıp unutmak istemedim..
“bir nehrin iki yanı vardır..
aşması bazen zor bazen ise kolay.. karşıya geçebilmek için bindiğin o tekneden
bazen birinin inmesi gerekir.. ve ya başka bir şey yapması.. senin
yapamayacağın.. o yapmazsa senin hiçbir
şey yapamayacağın.. eğer durum böyleyse boşver.. sapına değil köküne vur
baltayı.. bazen sapından kesmektense köküne vurmak iyidir.. bazen boşvermek
iyidir!”
Tüm gün bunları düşündüm..
rüyamda bunu kim söyledi hatırlamıyorum.. sadece ses var ama sesin sahibini de
tanımıyorum.. sabahtan beri odamdayım.. bunu düşünürken açtım bi de üstüne
üstlük once upon a time izliyorum.. büyüler rüyalar gerçekler derken.. neyin
gerçek olduğunu nasıl anlayacağım ki ben?
Ya gerçekten rüyalar başka bir
yaşama dair anılarsa.. ya rüyamdaki o ses bana gerçekte yapmam gerekeni
söylüyorsa.. bazılarının dediği gibi bilinç altının ötesinde bir şeyden
bahsediyorsak.. inanmalı mıyım o yabancının sesine?
Belki de Kassel benim Storybrooke’mdur..
kendimi bulmamı sağlar.. az biraz kendimi düşünmeyi öğretir..
Ne yapayım şimdi? Bi masal
kitabına mı inanayım.. yoksa daha gerçekçi bi masala başlangıç mı yapayım?
'Once Upon a Time'
Ne yapayım şimdi.. bedeli ne
olursa olsun büyüye razıyım mı ben?
Peki benim hikayemin unutulmayacak ayrıntısı ne?
Dilemma*
E.