2.1.15

10'dan geriye doğru saydık mı?

Ooooo yeni yılın ilk yazısı geliyoor!!

Yeni bir yılın ikinci gününden herkese merhaba! Nasıl geçti yılbaşı? Çılgınlar gibi eğlendiniz mi yoksa pijamalarınızla televizyon karşısında pinekleyenlerden misiniz? –benim gibi. Neyse ki yeni yılın ilk sabahına baş ağrısıyla uyanmayacak kadar çok çay içtik.

Yeni yıl benim için yeni yaş demek. 1 Ocak doğumlular anlar beni; hem çok güzel bir gündür doğmak için  hem de koskoca yılda bula bula bugünü mü buldum ben! diye söylenmeme sebeptir yıllarca. Saat onikiyi vurduğunda arkadaşlarım yeni yıl dilekleriyle birlikte doğum günümü de kutlamaya başlarlar.

Böyle işte.. ben de bir yaş daha yaşlanmamın şerefine kendimi günlerdir orantısız derecede filmlere vurdum. Üstelik finallerim kapıda. Vicdan azabımla iyice yüzgöz olmuş halde; yeni film arayışına girmeden buraya bir uğrayayım dedim.

Her yıl film listeleri yapardım kendime lisedeyken. İzledikçe de yanına tik atardım. Böyle böyle çok fazla film izledim. Tüm lise hayatım interneti sınırsız olan arkadaşlarıma film listeleri hazırlamakla geçti. Sonra üniversiteye başladım; onunla birlikte de garsonluk kariyerim başladı tabii ki. Para kazandıkça dvd aldım. Aldım da aldım.. sonra bir baktım duvarda raf yapacak yer yok. Filmler, kitaplar taşıyor; ee tabii bu film aşkına para da yetmiyor. İnterneti sınırsız yapıp faturayı aile bütçesine ekleyip kurtuldum:) O zamandan beri listelere sadık kalamıyorum. Anlık film tercihleriyle günler geçip gidiyor işte.

Bazen bir yönetmene bazen bir türe bazen bir ülkeye bazen de bir aktöre takılıyorum. Sonra bir bakmışım ardı ardına filmleri sıralamışım. Woody Allen, John Hughes, Richard Linklater, Audrey Hepburn, Marion Cotillard, Ethan Hawke, Robert De Niro, Winona Ryder, Audrey Tautou… daha aklıma gelmeyen bir çok ismin dahil olduğu filmler sadece o isimler olduğu için izlendi mesela. (bu da benim huyum işte!)

Bu aralar da kafayı Mark Ruffalo’ya taktım. Yani zaten kendisini severdim, bir çok filmini de izlemiştim ama nereden estiyse bir yerlerden esti. Açtım imdb sayfasını ve tüm filmlerini izlemeye ant içtim. Ve sanırım mutlu sona ulaştım.

Bu kadar gevezelik yeter, sadete gel film öner bize diyorsunuz biliyorum.. pekii o halde 2015in ilk film önerileri geliyoor!!



#Magic in the Moonlight

Eveet.. bir adet Woody Allen filmi ile başlıyoruz. Colin Firth’ün o güzel İngiliz aksanı ve Emma Watson’ın doğal güzelliğiyle, Allen’ın zekası birleşince eğlenceli bir filmin ortaya çıkmaması imkansız. Artık klasikleşmiş bir Woody Allen tarzını birebir yansıtan bir film. 
Her filmde ya kendini ya da başka bir yüzde Woody Allen’ı görmeye alışmış biz Allen severler için sanırım Colin Firth’e bürünmüş bir Woody Allen görmek çok güzeldi doğrusu. (her filmde Tanrı’ya inanmayan bir karakter barındıran filmlerinden aşikar olduğum Allen bu filmde biraz tersköşe yapsa da şaşırtmadı. ama bir an Woody Allen imana mı geldi acaba? diye düşünmedim değil.)

Hayatına biraz daha yalanların girmesine müsaade ettiğinde.. mutluydun!

#Girl, Interrupted

Hoop geçmişe gidiyoruz. Yıl 1999. Başrollerde Winona Ryder ile Angelina Jolie.
Tek kelimeyle bayıldım. ‘Guguk Kuşu’nun kadın versiyonu olmuş.’ gibi eleştirilere katılmıyorum. Evet bir akıl hastanesinde geçmesi insana Guguk Kuşu’nu ve Jack Nicholson’ı hatırlatıyor olabilir. Ama bu demek değil ki, her akıl hastanesinde geçen filmi onunla kıyaslayalım. Karakterlerin çok güzel yansıtıldığı, derine inilmese de bir çok karakterin hikayesine de değinildiği; ruhu olan filmlerden. Dönemin siyasetinin gölgesinde yaratılan klasik bir amerikan ailesinde; bir genç kızın kendini bulmasını izliyoruz. (Winona Ryder için açtığım filmi; bir baktım Angelina Jolie hayranı olarak bitirdim. Kesinlikle Jolie’nin en başarılı performansı.)

Hissetmek istemediğinizde, ölüm rüya gibi gelebilir.

#We Don’t Live Here Anymore

Yukarıda bahsettiğim gibi; Mark Ruffalo filmlerine bakarken, isminin ve imdb’deki fotoğraflarının ilgimi çekmesiyle, kendimi bu filmi izlerken buldum. (Türkçeye ‘Aşk artık burada oturmuyor’ diye çeviren kişiye buradan selamlar gönderiyorum.)
2004 yapımı bir film. İlişkiler, arkadaşlıklar, evlilik, aldatma, sadakatsizlik gibi kadın ve erkeği yakından ilgilendiren konuları realist bir şekilde izlemeyi seviyorsanız, bu sizin filminiz olabilir. (ayrıca Last Night’ı da önerebilirim.)
Rüya gibi bir hayat anlatan çerez filmleri de severim; eğlenirim gülerim ama derlerse onlar mı yoksa böyle gerçekçi filmler mi? Her zaman bu filmler beni daha derinden etkilemişlerdir. Polyannacılık oynamaktansa içime oturan repliklere sahip bu filmleri tercih ediyorum. (Mark Ruffalo’nun oynadığı karakter ise favorim.)

Eğer seni sevmeseydim başka birini sevmek zorunda kalırdım.

#13 going on 30

İşte çerez bir film! Doğum günümün sabahı, yeni yılın ilk kahvaltısının ardından kahve yanı tatlı niyetine bir film seçtim. Vee yıllar önce izlediğim bu filmi tozlu raflardan çıkardım. Hepimizin Pazar sineması olarak televizyonlardan bildiği ‘Keşke 30 Olsam’ı izledim.Bu yıl pastamın üstünde ne dilesem acaba diye düşünmeden önce; ne dilememem gerektiğini hatırlatması için güzel bir tercih oldu. Bir de üstüne eğlendim. Daha güzel bir doğumgünü düşünebiliyor musunuz?

Bence hepimiz unuttuğumuz bir şeyi tekrardan hissetmek istiyoruz.

#The Brothers Bloom

Yaklaşık bir saat önce bitirdim Ve sıcağı sıcağına yazıyorum. Şimdi bu film için üç şey söyleyeceğim: Başrollerde Mark Ruffalo ve Adrian Brody var, hem de bu iki tatlı insan dolandırıcı kardeşler vee son olarak filmin bir bölümü Prag’da geçiyor!! Daha ne olsun:)
Dolandırıcılık üstüne olan filmlere sempatim, Oceans serisinden sonra başlamıştı. O filmlerin üstüne başka film tanımasam da bu tarz filmleri çok izledim. The Brothers Bloom, Oceans’ın önüne tabii geçemedi ama artık benim için diğer filmler Bloom Kardeşlerle de yarışıyor olacak:)

Aldatılmış hissetmenin yolu nasıl aldatacağını öğrenmekten geçer.


Bugünlük bu kadar. Önceden yazılmamış bir haftasonu istiyorsanız; boşverin planları! Haftasonunun keyfini çıkarın!



E.

1 yorum:

  1. Geçmiş doğum gününüzü kutlar , bu bilgilendirici öneri dolu yazı için de teşekkür ederim. Sevgiler :)

    YanıtlaSil