“seni o kadar yakından görünce,
keşke yalnız bunun için sevseydim seni..”
Nasıl hatırlamam? “her şeyin geçip gittiğine, yaşadıklarımızın
geçmişte kaldığına kim inandırabilir bizi? Anılarımızı avuç dolusu su gibi her
sabah yüzümüze çarpmanın işe yaramayacağına kim inandırabilir?”
'Bizim Büyük Çaresizliğimiz'
Her şey tam da şimdi yaşanıyor.
Unutulacak dediğimiz, kabullendiğimiz, gözlerimizi yumup nefesimizi tuttuğumuz
o an tam da şimdi yaşanıyor. O gittiğinde, umut bittiğinde, iki arkadaşın aynı
kıza aşık olma hayalinin gerçekleştiği bugün her şey bitmişti artık. -Ender ile
Çetin için gözleri kapalı yürümenin vakti yine gelmişti. -tatlı tatlı baş
dönmesi eşliğinde Nihal yokluğunda-
Peynir ile reçeli birlikte yiyen
-kendilerini ağız tadı gelişmiş olarak tanıtanlar- kimseyi anlamamışımdır.
Neden tatlıyla tuzluyu karıştırmaktan bu kadar zevk alırlar bilmem. Ama şu bi
gerçek ki.. sevenler sevmeyenler diye biz insanoğlu bölünmüşüz adeta; o kadar
vahim bi mesele halini almış bu reçel+peynir. Bir kahvaltı sofrasında Nihal’in
Çetin’in tarafına geçmesi gibi…
Şimdi hatırladım da ben de bir
taraftım bi zamanlar bi yerde.. lisedeydim.. lisedeyken belli başlı tartışmalar
yaşanır. Dönersin dolaşırsın aynı şeyleri konuşursun bıkmadan usanmadan.
Hatırladığım.. bi yaş mevzusu vardı mesela.. “22 yaşına girdi.. 22 yaşını
doldurdu..” hiçbir zaman sonuca ulaşmayan amansız tartışmalar, havalarda uçuşan
matematik hesaplamaları.. bi de işte bu meşhur reçel+peynir tartışması vardı ki
sormayın.. sevenler sevmeyenler… nedenler niçinler… “ekmekte tuzlu reçeli onun
üstüne sürüp yerken iyi” diyeni bile vardı, tartışma uzar uzar.. taraflar
renklerini belli edince bi kaç savunma bi kaç sataşma ile son bulurdu. Bir
dahaki sohbete kadar… herkes kendi tarafında kendini anlatamamanın
çaresizliğiyle kalakalırdı. O zamanlar.. bizim büyük çaresizliğimiz aynı
tarafta olamamaktı belki kim bilir?
Hayatı, büyük çaresizliklerini
sonunda anlamışlardı işte.. ikisi de sevmişti.. hep de umutsuzca -garip-
sonunda içlerinde oluşan nedenini bir türlü bilemedikleri isyanı patlatmışlardı
bir kere.. havaalanında arkasından el sallarken, ya da odasına yerleştirdikleri
langırt masasında kıyasıya maç yaparken.. ya da kızarmış ekmeğine sürdüğün peynir üstü çilek reçeli anlatacak onu sana?
Sonra yine bahar gelecek.. yaz
gelecek.. Tekrar eden şeyler bizi tekrar tekrar sevindirecek…
“uzaklardaydın, oracıkta öbür
kıtada
keşke yalnız bunun için sevseydim
seni..”
E.
elif uzundur böyle güzel yazı okumamıştım.. grip hissediyorum şu an harikaydı!
YanıtlaSilçok mutlu oldum!:))
Sil