8.2.15

Kış

Uzuun uzun bir aradan sonra yaşadığımı unutmamanız için bir şeyler karalasam fena olmaz diye düşündüm:)

Nelerden bahsetsem? Diye düşünürken önceleri lazzy other’ın yaptığı bi mimi hatırladım. Söz vermiştim o zaman, neredeyse bir ay olmuş. Bu arada şuan dolu dizgin devam eden ‘şarkılı meydan okumayı’ merakla takip ediyorum. Yazı yazma konusunda pek istikrar sağlayamayan benim için ise buna katılmak mümkün değildi elbet. Neyse gelelim şu söz verdiğim mim’i yapmaya..

Şimdi Mevsimi /Kitap Mimi
(ya şu mim olayını seviyor muyum sevmiyor muyum bir türlü çözemedim:) )

1.Kışın okumalık favori kitabın nedir?
Tabii ki başucu kitabım ‘Bizim Büyük Çaresizliğimiz’ ile ‘Tehlikeli Oyunlar’. Galiba sadece kışın değil, ben mevsim ne olursa olsun ne Barış Bıçakçı’dan ne de Oğuz Atay’dan vazgeçebiliyorum.

2.Yılbaşı ağacında yıldız olarak kullanabileceğin bir kitap?
Ben de açıkçası bu sorunun tam olarak anlamını anlamasam da.. kendimce düşünüp kitap kapağı olarak değerlendiriyorum vee.. (gerçi içerik olarak da bence o benim yıldızım!) ‘Küçük Prens’ diyorum:)

3. Kapağı mavi olan bir kitap?
Gittim kitaplığıma baktım. Düşündüm düşündüm.. galiba ben kapağı mavi olan bir kitap okumadım. Hayır mor deseniz.. Nilgün Marmara’nın ‘Daktiloya Çekilmiş Şiirleri’ni söylerdim. Ama mavi diyorsunuz.. olmadı bu.

4.Kış tatili için mükemmel kurgusal dünya?
Bu soruyu bir an bile düşünmeden cevap veriyorum! Kuşkusuz ‘Harry Potter!:) Hogwarts hangimizin hayallerini süslemedi ki?

5.Birlikte kış tatiline gidebileceğin bir karakter?
Ender ve Çetin. Onlarla Ankara ayazında dolaşabilir, kahvaltı masasında ‘peynirin üzerine reçel sürenlerden misin, yoksa değil misin?’ tartışmasını yapabilirdim. Yemek yapar, kitap okurdum. Kötü olduğumuzda da en fazla susar, karpuz yerdik. Olmaz mı?

6.Bu sene için listende olan bir kitap?
Haruki Murakami’nin ‘Sahilde Kafka’sı. Son zamanlarda roman okumaktan soğudum, Murakami bana uzun uzun roman okuduğum günleri hatırlattı. 

7.Favori tatil içeceğin, atıştırmalığın ve filmin?
Nokta atış yapıyorum! Kahve + çikolatalı dondurma + Reality Bites.

The end.



Yahu sen ne güzel filmsin Billy Elliot!

Uzun zamandır erteleye erteleye, düne kadar izlemeden geldiğime pişman olduğum bir film daha. Bir film ancak bu kadar içten olabilir. Uzun zamandır hiçbir film bu kadar içimi ısıtmamıştı. Hayallerin aslında o kadar da umutsuz bir şey olmadığını gösterdi. Üstelik gerçek hayatla hayaller arasında sıkıştığımız,  şu mezun olunca ne olacak şimdi dediğimiz günlerde, ilaç gibi geldi.


Haruki Murakami, ‘İmkansızın Şarkısı’ kitabının son sayfasında diyor ki… “Yaşıyorduk işte ve sadece yaşamı sürdürmek olmalıydı amacımız.” Bunu bazen unutuyoruz diye hatırlatmak istedim. 

3 yorum:

  1. Billy Elliot'ı izleyeli yıllar oldu ama çok sevmiştim ben de. Çok güzel ve samimi bir filmdi. :) Bu arada daha sık yazsan keşke. ^^

    YanıtlaSil
  2. çok güzeldi gerçekten. keşke, keşke yazabilsem:))

    YanıtlaSil
  3. Kış bitsiiiin :)

    Ben de beklerim Kafa'ya, sevgiler... :)

    YanıtlaSil