16.7.11

Serendipity -şanslı tesadüf-

   

     Bir çift eldiven, kimin cüzdanında olduğu bilinmeyen bir beş dolar, herhangi bir eskici dükkanına bırakılmış bir adet “ love in the time of cholera”. Bunlardan da bunları arayan insanlardan da milyonlarca olabilir. Ama bazen tek bir tanesi senin hayatını değiştirebilir. O istisnayı bulabilmek mi? İşte esas meselede bu olsa gerek.
    Tesadüf diye bir şey var mıdır? Bütün hayatımızı oluşturan kader midir? Yoksa kontrolü elinde tutmak varolmak için tek seçenek mi? Anne babamız, ilkokuldaki sıra arkadaşımız, doğduğumuz ülke, yaşadığımız yüzyıl; kaderin bize uyguladığı ilk oyunları olmalı. Çok alakasız bir yerde görülen alakasız arkadaşlar, bir film repliğinden fırlayan eskiden söylemiş olduğun bir söz, bir çok şeyleri hatırlamanı sağlayan şarkılar; gün ortasında veya gece yarısı aniden beliriverir. Kesinlikle bu saydıklarımdan birini olsun yaşamışsındır. Esas problem onu bir serendipity olarak görüp görmemekte. Yani olay, evrenin gönderdiği işaretin farkına varmakta. 
    İşte tam bu sırada Sara* devreye giriyor. Hayatını tesadüflerin akışına bırakmış bir kadın. Ve onun küçük oyunlarına maruz kalan Jonathan*. New York’da bir noel gecesi,  beş dolarlık bir banknota ve bir kitaba yazılan telefon numaraları. Ve kader, Sara ve Jonathan için oyunu başlattı.


    E.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder