Efsanevi aşklar.. efsanevi bi öykü..
Efsane deyip geçmemek gerek tabi!
Bu zamanda böyle aşklar kalmadı.. yok yok yalan o yalan.. deme bir kere de. Bir kere de inan bunların gerçek olabileceğine. Birini kendinden bile daha çok seveceğine, sırf onun için ölümü bi oyun gibi göreceğine, sadece bir anlık bakışmayla aşık olabileceğine inan be.. diyorum kendi kendime.. ama boşuna…
Aşka inanırım. Sevgiye, bağlılığa, tutkuya inanırım, hem de tüm kalbimle. Ama iş ilk görüşte aşka inanmaya gelince kilit vuruyorum aklımın öğüt dinleyen kısmına. İnanmak elde değil gibi adeta..
Bi gün bi yerden çıkıp gelecek Romeo.. kurtulacağım bende Capulet olmaktan belki.. olsa olsa rüyada olur herhalde.. yada bi senaryodan bi kitaptan alıntı falan..
Yanlış anlaşılmasın.. asla küçümsemiyorum ben bu efsanevi aşkı.. ne haddime! Ama.. neyse..
Aslında bayıla bayıla okudum ben, her sahnesini hem de milyon kez.. –çoğu sahneler ezberimde hatta-Oyununu izledim, filmini izledim. Dediklerime bakmayın.. ben hep sevdim zaten.. hem Shakespeare’ı hem Romeo&Juliet’i.. hem de aşklarını..
Juliet, “sevmek için bakarım; bakmak sevgiyi getirirse” demişti annesine Paris için. Romeo’ya olan o büyük tutkulu aşkı da bir bakışla çıkmamış mıydı ortaya? Ne farkı vardı Romeo’nun Paris’ten. İmkansız olması mıydı ona aşık olmasına sebep. Neden işte neden?
Nasıl ki! Nasıl sever insan böyle..
“yemin etme ay üstüne.. yörüngesinde her gece yön değiştiren ay gibi değişken olur sonra seninde aşkın..”
Tanrı üstüne yemin et der Juliet.. tek ve ulaşılmaz olduğu içindir belki de kim bilir..
Ay, yıldız, güneş şahittir aşkıma derler.. Dünya kadar seviyorum derler.. Juliet ise Tanrı diyor! Anladık mı şimdi.. neden Romeo bulunamıyor.. neden Romeo&Juliet olunamıyor…
Ne efsaneymiş ama.. her kız Romeo’sunu arar, her erkeğin arzusudur Juliet’ine kavuşmak. Kavuşamayan bu aşk için fazla değil mi bu itham. Kavuşamadı onlar!.. mutlu bi son yok yani bu hikayenin sonunda.. heyy..hoop.. öldü onlar! Hem de birbirlerine olan zehirli aşkları için..
Kavuşamayan aşıklar.. hem de konuşamamaktan ötürü.. hem de diğerleri yüzünden..
Yanlış anlaşılmalar.. zehirli sırlar.. ölçüsüz aşk!
‘en tatlı bal bile tadıldıkça bıkkınlık verir
onun için ölçülü sevmeli’ değil mi ama..
'Romeo&Juliet'
Film mi? O Verona da geçiyor.. bilinen hikaye işte.. Monteque ve Capulet.. iki düşman aile.. ve düşman ailelerin çocukları.. Romeo ile Juliet.. hımm.. film hakkında düşüncem ise.. ııh tiratların içine kendi hayallerimle dalmak sanırım en güzeliydi.. pek izlenesi değil sanki..
Ve son söz W.Shakespeare’dan olsun o zaman…
‘şiddetle başlayan hazlar
şiddetle son bulurlar
ölüm olur zaferleri
öpüşürken yok olan
ateşle barut gibi..’
doğru söze ne denir!
E.
benm dusmanım olan adındr yalnızca!
YanıtlaSiln'olur başka bir ad bul kendine...
Sil