*
Yüzyüzeyken Konuşuruz’u bileniniz??
…
Geçen yıl sonbaharda sınavlarla
boğuşuyordum her zamanki gibi.. ve yine acaba ne dinlesem diye düşünürken; o
zamanlar çok uzaklarda olan bi arkadaşım bana bir şarkı gönderdi. Onun
dediğine göre sınav haftama bilerek denk getirmişti; ders çalışırken iyi
gidermiş. Haklıydı da.. yüzyüzeyken konuşuruz kelimenin tam anlamıyla bir sınav
fonu harikası.
Neyse işte yine kelimeler fazla
dolandı ağzımda. Bu grubun şarkıları bana güzel bir insanı ve güzel zamanları
hatırlatıyor.. (belki siz de seversiniz..)
**
Dün Mert’in blogunda screenshot challenge
diye bir başlığa denk geldim. Benim de ismim geçmiş üstelik.. buyrun benim
masaüstüm:
***
Bugün tüm gün evde olacağımı
anlayınca uzun zamandır ertelediğim The Godfather partisini yapmaya karar verdim.
Yani tüm günümü Corleone ailesine ayırdım. (yeni bitti) Şuan ne durumda
olduğumu anlamanız için her filmin 3 saat olduğunu söylemem yeterlidir
herhalde..
Hala izlemeyenler var mı
aramızda?
Yoksa siz de arkadaşlarım gibi düğün sahnesini geçemeyenlerden misiniz? Hadi ama.. bir kez daha deneyin.
****
Aslında yazının başına Medianeras
ile Manhattan’ı anlatmak için oturmuştum. Ama olmadı.. bazen olur ya sadece
içinden gelmez. Bu aralar ben de öyleyim; yine yazamamaktayım..
‘hayatım bir oyun olsaydı beş
kare geri gitmek zorunda kalırdım.’ –Medianeras
‘arada bir de aptal insanlarla
tanış; bir şeyler öğrenebilirsin.’ –Manhattan
*****
Son olarak size hatırlatmak
istediğim bir de Felicity var. Daha önce şurada bahsetmiştim; başladım diye. Evet
o şuan bitmek üzere.. 90lı yılların sonunu 2000lerin başını özlediyseniz ve Woody
Allen gibi LA’e düşman NewYork’a hayransanız; bi bakıverin..
Birazcık spoi: ‘Çok değer
verdiğimi düşündüğüm bir şeyden vazgeçmek çok tuhafmış. Ama onu daha fazla
beklemek de doğru gelmiyor.’ dedi ya Noel. İtiraf edeyim ‘Ohh bee!!’ dedim. Ee
sabır taşı olsa çatlar..
O zaman başladığı gibi bitsin:
E.
Söylediğin grubun şarkılarını dinlerken yazıyorum bu yorumu, diyerek edebi bir giriş yapayım dedim ama yapamadım sanırım. Ben türkçe müzik pek dinlemiyorum, fakat bu grubu sevdim kötü değil. Seni blogunda her Felicity resmi görsem yeniden başlamak geliyorum içimden ama gerçekten vaktim yok. Hayatım boyunca hiç bu kadar vakitsiz olmamıştım, izleyecek o kadar şok şey var ki Felicity'i tekrar izlemek diğer 'şey'lere haksızlık olacak gibi geliyor.
YanıtlaSilMasaüstü ekranını da beğendim, sende biraz dağınık sevenlerdensin sanırım. Benim kinin asker nizamında olması mühim yoksa içim rahat etmiyor. Yine de Roman Holiday gülümsetti yüzümü inkar etmeyeyim şimdi. Bu arada ikimiz içinde bir dizi buldum izleyecek; http://www.imdb.com/title/tt0108872/?ref_=nm_knf_t3 biraz imdb sayfasını incele, eğer diziyi bilmiyorsan oyuncularına bakarken benim yaptığım şekilde küçük bir kız gibi çığlık atabilirsin. :)
Diyecek sözüm kalmadı sanırım ya da dur son bir diyerek gideyim 'daha çok yaz'
Felicty'e başlarken Dawson's Creek'e tekrardan başlamak üzereydim. Gerçekten benzer tatlar bıraktı. özellikle Dawson's Creek'in son sezonları havaları esti.. Şimdi de bu söylediğin dizi yetişti imdadıma. neden olmasın başlayalım:D (aa Zach mi o??)
Silmasaüstüm daha dağınık halleri görmüştür. bu en düzenli hali desem yalan değil:))
yazmaya çalışıyorum diyeyim..
masa üstüne bayıldım,ben de yapmalıyım :)
YanıtlaSilAudrey Hepburn her zaman güzeldir:))
Silaaa masa üstünü görünce aklıma "son feci bisiklet" adlı grup geldi. dinlesene. bu kız adlı şarkıdan başla. baba 9 saat ve muhteşem film ama yaa. bak "annie hall" ve "zelig" iz izlesene.
YanıtlaSilsenden görüp sylvia yı izlemiştim. şimdi de medianerası izlicem. :)
bir Woody Allen hayranıyım ben o filmleri izlememiş olabilir miyim hiçç:)))
Silizle izle! yorumları bekliyorum:))