“Sizin alınız al inandım/ Morunuz mor inandım
Ben tam kendime göre/ Ben tam dünyaya göre
Ama
sizin adınız ne?”
Evet ya.. neydi adınız? unuttum ben. balık gibiyim işte. kah
duyuyorum kah unutuyorum. Neydi adın? resmiyetten sıkıldım, sizli bizli şeyler
bana göre değil. Hadi konuşsana! adın ne? unuttum. olamaz mı.. adın ne? zor bir şey sormadım ki.. ya da
sordum mu? Nedense bu aralar hiç kendime inanmıyorum. Sahi kim bana inanıyor
ki.. neyse dağıtmayalım konuyu. Sana diyorum hey!! Adın?
Söylemeyecek misin? peki sen bilirsin. ne yani yalvaracağımı
mı düşündün. şaka yapıyorsun, o kadar mı tanımadın beni. ben leb demeden
leblebiyi anlarım be, ne sandın. Peki.. susuyorsun hala. Pekii..
Yine çıt çıkmaz senden ama.. onun adı ne? yine mi.. peki.
O zaman ben konuşayım sen dinle. He? Yahu kafa salla bari..
başlıyorum. bak sonra.. tamam.
Basit bir gündü. sabah kalktım. elimi yüzümü yıkadım. içimden
kahvaltı yapmak gelmedi. zaten nedense çaydan soğudum bu aralar. az sütlü
kahvemi içtim. sonra baktım böyle olmadı, tezgaha şöyle bir göz gezdirdim. baktım
bir tabak kurabiye. geçen haftadan kalma tarçınlı kurabiyeyi bi hamlede ağzıma
attım. Beton!! böyle başladı işte.. dişimi kırdım. sonra dişimi çektiler. acımadı. morfin midir nedir o şeyden verdiler işte.. uyuştum. üç saat sonra bi sızı
hissettim. aynaya koştum hemen.. korktum diyemem ama ürperdim. iki dişim arasındaki boşluk. Boşluk! boşluk sızlar
mı hiç dedim. sızlarmış.. böylesi daha başıma gelmez derken. üç saat sonra
su içme gafletinde bulundum. su evet. Masumane.. bir bardak su. öyle soğuk da
değil. oda sıcaklığında beklemiş.. aman Tanrım!! Yine o boşluk.. içim çekildi. o ne demek ben de bilmiyorum ama durumu anladın herhalde.. tüyleri diken diken
olmak gibi.
Sonra mı? tüm gün ne bir şey yedim ne bir şey içtim. sonraki
günlerde.. aklımda hep o boşluk.
En çok boşluktan korktum ben. sonsuzluktan nedensizlikten
kararsızlıktan.. evet devamı gelir. uzatmıyorum. korktum işte her insan gibi. o
yüzden de ağzıma lokma koymadım o günden beri.
Ama çok acıktım. Biri bana korkma dese.. korkmam belki. belki ama..
Sen der misin? Biliyorum konuşmuyorsun ama kafa sallasan da olur. ya da konuşsan ya.. hadi gel bol salçalı makarna yiyelim desen misal. neyse saçmaladım. kendi kendine konuşan bir deli saçmalamaktan başka ne yapar ki?
Öyle işte.. sorayım dedim.çok mu konuştum yine.
Kafa da mı sallamıyorsun. çok güzel. tamam artık dönebilirsin. sağa değil sola çevir
kafanı.
Pekii..neydi şu söz.. hani mecnun diyordu ya.. ya izleyip izleyip
ağladığım sahne hani.. o da ağlıyordu ya. sonra yavuz şiir okuyordu. Turgut Uyar. söylemiştim sana. biliyorsun. ya neydi.. heh!!
“üçümüz birden sevilemez miyiz?”
...
Tamam. sustum ben. nefesini tutmayı bırakabilirsin artık.
Vazgeçtim.
E.
turgut uyar'lı yazını yerim senin elifim..
YanıtlaSilturgut uyar işte yazdırıyor be mia..
Sil"O zaman ben konuşayım sen dinle. He? Yahu kafa salla bari.. başlıyorum. bak sonra.. tamam."
YanıtlaSilehe, böyle cümleler kurmuştum ben de :))
blogun çok hoş senin yia. yan taraftaki görseller, başlık şeysi, yazı tipi, içeriği :)
böyle cümleleri birileri bir yerlerde hep kullanır. hep birilerinin dinlemeyenleri vardır. birileri hep ona kendini anlatmak ister falan..
Silayrıca çok teşekkürler:))
Belki de yatağa uzanmış, neredeyse uykuya dalmak üzereydin; bir şeye güldün kendinle ilgili. Günü bitirmenin en iyi yolu.
YanıtlaSilBenim adım bu.
r.braugitan
öncesini ve sonrasını okumak isterseniz
http://epigraf.fisek.com.tr/?num=1224
ama önemlidir ad' lar.bilinmeyi isterler.
çok iyiymiş bu.
Sil'şu margaret keşke yakamı bıraksa'
keşke..
neyi bilmek istemiyoruz ki.. biz neye ad koymaya çalışmadık ki.. isteriz tabii. bir şeyin adının olması mı önemli yoksa onu istememiz mi? bilemedim şimdi.