3&3lük bir gün!
kitap&film&dizi
...
#bookstory
Alper Canıgüz’den başlayalım.. ‘Oğullar ve Rencide Ruhlar’
“beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra
çürüme başlar.” Kitap bu cümleyle başlıyor.. yani ilk cümleden beni tamamiyle
fetheden ikiyüzdört sayfadan söz ediyorum. Daha önce ‘Tatlı Rüyalar’ı
okumuştum. Doğrusunu söylemek gerekirse; bu kitabın yanında o rüyalar solda
sıfır. Nasıl başladın bu kitaba? Kapağı mı cazip geldi? gibi sorulara ithafen..
Bir arkadaşım ağır derece Alper Canıgüz hayranı. Ee malum şiddetli önerilere
maruz kaldım.
Beş yaşındaki Alper Kamu’yu
dinliyoruz.. “tarih tereddütten ibarettir” diyor. Beş yaşındaki çocuk tekerrür
ile tereddütün ne kadar aynı olduğunun farkında; biz değiliz. Ne yazık! Ve “Çünkü
gerçek hayal kırıklığıdır” diyecek kadar çocukça bir dürtüyü göğüs boşluğumuza
saplıyor. Hem çocuk hem acımasız diyorum! Gülüyor.. heyhat! Bu çocuk değil
iblis diyorum. Yine gülüyor!
“Nietzsche. Sıkı adamdır
posbıyık. Korkaklığın insanı bu kadar yaratıcı kılması büyüleyici”
#movie
CASHBACK!
Zamanı durdurabilir misiniz? Evet.
Filmin özü bu. Zaman! Tanımlanamayacak kadar
sonsuz.. kaçamayacağım kadar kendim.
“zamanı durdurabilir,
yavaşlatabilir, durdurabilirsiniz ancak başa saramazsınız!” diyor Ben. Gece
yarısından sonra bir süpermarkette.
Hiç gece geç saatlerde bir
süpermarkete gittiniz mi? gerçi Türkiyede en geç 10da kapatıyorlar kepenkleri. Ama
vardır belki bilmediğim, duymadığım.. neyse. Ben Kassel’de sık sık giderdim,
geceyarısı olmadan hemen önce. Bilmiyorum neden, ben gece uyumayı sevmiyorum.
Gece oturmak daha keyifli gelir, gece film izlemek, müzik dinlemek..vs. tamam
kabul gece hepimizi korkularımıza; acılarımıza daha bir yakınlaştırır. Tamam. Kabul.
Ben biraz manik depresifim. Uyuyamayınca da markete gider; en gereksiz; en
zararlı aburcuburlardan alır odama dönerdim. Bilmiyorum; belki Türkiyedeki
marketler gibi basbas müzik yayını yapılmadığı için ya da ‘ayçiçek yağında
kampanya!” gibi bangır bangır reklam yapılmadığından.. çok severdim o alman
marketini.
*gereksiz bilgi: insanın
kafatasını parçalamak için 225kilo gerekirmiş.
Nereden mi geldi aklıma? Filmde geçiyordu..
not almışım bi kenara.
Zaman dursa. Hayatımda olan
herkes acaba nerede şuan? Tam şuan ne yapıyorlar? Bir tek ben harekete etsem ve
herkes dursa.. ilk nereye giderdim acaba? … (ciddi ciddi düşündüm. ama
bulamadım. gerçekten bulamadım.)
Belki bir ara izlersiniz.. bu da
fragman!
“aşk bulunmasını istediğiniz
yerdedir. Bir dakikalığına olsun durmazsanız onu kaçırırsınız”
#tvseries
Bu çok bildiğiniz; çok
bildiğimiz. Şuan dokuzuncu sezonunda olan.. evet bildiniz.
'How I Met Your
Mother’
Neden şimdi?
HIMYM ne zaman cnbc-e de
yayınlanmaya başladı; ben de izlemeye başladım. Ancak durum şudur ki.. bu takip
hiçbir zaman düzenli olmadı. Gece yarısından sonra veya haftasonları denk
geldikçe izledim falan.. sonra birkaç ay önce evde oturuyorum. Yine sıkılıyorum
tabii. Ne izlesem diye düşünürken.. aslında şöyle demek daha doğru: tam FRİENDS’e
ikinci kez başlamak üzereyken.. kendimi Ted’in çocuklarının karşısında buldum.
Sitcomlar’ı yirmi dakika olduğu
için severim. Ama gelin görün ki hiçbir zaman tek bölüm izleyip kapatamadım. en
az üç bölüm! bu da benim kuralım:)
Uzun lafın kısası.. böylece birkaç
aydır düzenli olarak How I Met Your Mother izliyorum. Şuan 8.sezondayım; o da
bitmek üzere.. ama şöyle bir fark var. o arada sırada televizyonda görüp
izlediğim dizi gibi değil sanki, daha iyi.
Durum bu. en iyisi bir bölüm daha
izleyeyim ben. Güneşin bile dağıtmayı
başaramadığı Salı kasvetine iyi gelsin.. gülümsemeye!
Merak edenlere.. sekizincisezon
onaltıncı bölümdeyim.
E.
hımym gibi diziler tek bölüm tvden izlemekle zevki çıkmıyor açıp 4-5 bölüm izliceksin hikayede kendini kaybedeceksin ki zevki çıkacak kendi bağlıyorsun hemen diziye zaten. :D blogun çok güzelmiş bana da beklerim. :D
YanıtlaSil