Yemek yapmak müzik gibidir. Bir tutam ondan bir tutam bundan derken bir bakarsın ki bambaşka besteler türeyivermiş mutfak tezgahından.
Sıkılınca, sinirlenince, mutlu olunca yemek yapmak en öncelikli hobimdir. Komik olan; acıkınca yemek yapma zevkimin birden kaçıvermesi. Bana göre yemek yapmak onu yemekten çok başkaları için hazırlayınca tatlı gelir. Daha bir özenle yapılan her şey gibi, vitrinleme duygusu bizi ele geçirir. Tariflere yeni bir şeyler eklemek, yemeğe imzanı atmak; işte o an hissedilen duygu harikadır. Kesinlikle tavsiyedir, en yakın zamanda deneyin. Aklınızda bulunsun herkes yemek yapabilir, altı üstü ağlamak, gülmek gibi bir şey sadece. Bu kadar yaşamsal bir olayda yetenek aramak saçma olur sanırım.
Mutfak aşkımı depreştiren filme gelirsem eğer; Ratatouille’nin ta kendisi. Fransa’da bir mutfak! İnsanın fare olası geliyor doğrusu. Her şeyi bırakıp gitmek, tek derdinin ateş üstündeki tava olmasını istemek, yağın çıkardığı o cızırtıda kimsenin duymadığı çıldırma nöbetlerinden birkaç tanesini geçirmek. Kulağa hayalden de öte, çılgınca geliyor tabi. Yalnız, gerçeğinde biraz çılgınlık olduğunu düşünürsek belki bir şansımız olur. Sonuçta biz Ratatouille değiliz, rahatlıkla kullanabileceğimiz aklımız, hislerimiz ve ellerimiz var. Bazı şeyleri değiştirmek, gerçekleştirmek için bunlar yetmez mi?
E.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder